TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| his: | onun, onunki |
| his bark is worse than his bite: | ne varsa dilindedir |
| his bundle: | his hüzmesi |
| his days are numbered: | günleri sayılı |
| his doom is sealed: | mahvolmuş demektir, sonu geldi |
| his impersonation of his uncle caused him a lot of trouble: | amcasının kimliğine bürünmesi başına dert açtı |
| his hair stood on end: | tüyleri diken diken oldu |
| his appointment is conditional up (on) his passing his exams: | tayini sınavları geçmesine bağlı |
| his illness put him out of action for six weeks: | hastalığı onun işinden altı hafta alıkoydu |
| his work leaves much to be desired: | yaptığı iş pek mükemmel değil |
| his explanation lacks conviction: | inandırıcı olmadı |