TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| know: | [fiil] bilmek, tanımak, tatmak, başından geçmek, ayırt etmek, farketmek, ilişkisi olmak |
| know about: | haberi olmak |
| know all: | bilgiç |
| know better than to: | yapmayacak kadar akıllı olmak, olmayacağını iyi bilmek |
| know by heart: | ezbere bilmek |
| know how the land lies: | işlerin ne şekil alacağını bilmek |
| know how to behave: | görgülü olmak, nasıl davranması gerektiğini bilmek, oturup kalkmasını bilmek |
| know how: | [isim] teknik bilgi, bilgi, beceri |
| know better than: | artık o kadarını bilebilmek, daha iyisini bilmek |
| know english: | Ingilizce bilmek |
| know it all: | ukalâ |