TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| line: | [isim] çizgi, hiza, hat, sıra, halat, satır, dize, kuyruk, kablo, bilgi, yöntem, işkolu |
| line: | [fiil] çizmek, çizgi çizmek, kırıştırmak, astarlamak, kaplamak, doldurmak |
| line: | Çizgi, linea: Dar uzun ve basık küçük kabartı. |
| line: | hat, cizgi |
| line: | hat, cizgi |
| line adapter: | hat uyarlayici |
| line of departure: | gidiş peronu, çıkış hattı |
| line of samples: | eşantiyon koleksiyonu |
| line up: | sıraya girmek, sıralamak, düzenlemek, kurmak, sıralanmak |
| line up with: | savunmak, yana olmak |
| line filling: | rakiplere fırsat vermemek için mevcut bir ürün türüne ürün ekleme |
| line of succession: | tevarüs sırası, veraset sırası |
| line of patrol stations along an international border: | karakol hattı |
| line of credit: | (US) kredi sınırı |
| line of acuse: | davranış biçimi |