TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
now: | [isim] şimdi, şu an | |
now: | [zarf] şimdi, şu anda, halen, acilen, hemen, derhal | |
now: | [bağlaç] mademki, dığından | |
now and again: | ara sıra, zaman zaman, bazen | |
now and then: | ara sıra, zaman zaman, bazen | |
now that the time seems ripe to: | sırası gelmişken | |
now that: | mademki, dığından | |
now I found out that: | meğer | |
now he is regaining consciousness: | bayılmıştı , şimdi açılmak lıyor | |
now then !: | sakın ha, haydi | |
now we are in for it: | çattık belaya | |
now departed: | rahmetli rahmetlik | |
now then: | şu halde, öyle ise |