TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| play: | [isim] oyun, eğlence, oynama; tiyatro; gösteri, piyes; kumar; hareket |
| play: | [fiil] oynamak, kımıldamak, hareket etmek, oynaşmak; canlandırmak [tiy.], rol almak; çalmak (müzik); numarası yapmak; bahis yapmak; turneye çıkmak; tutmak, tutmak ( ye) |
| play a double game: | ikili oynamak, çift taraflı oynamak, iki tarafı da idare etmek |
| play a good game: | iyi oyun çıkarmak |
| play a hose on: | hortum tutmak, hortumla ıslatmak |
| play with: | oynamak, kandırmak, oynaşmak, ellemek |
| play with each other: | oynaşmak |
| play with edge tools: | ateşle oynamak |
| play with edged tools: | ateşle oynamak |
| play with oneself: | mastürbasyon yapmak, kendi kendini tatmin etmek, otuzbir çekmek |
| play truant: | dersi asmak, okulu kırmak |
| play down: | önemsememek |