TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| poverty: | [isim] sefalet, yetersizlik, eksiklik, parasızlık, yokluk, düşkünlük, yoksulluk, fakirlik |
| poverty in vitamins: | vitamin eksikliği |
| poverty stricken: | yokluk çeken, yoksul, sefil, zavallı |
| poverty struck: | yokluk çeken, yoksul, sefil, zavallı |
| poverty area: | yoksul bölge |
| poverty law: | yoksulluk kanunu |
| poverty line: | yaşam gereksinimleri için gerekli olan asgari gelir |
| poverty trap: | yoksulluk çıkmazı, düşük gelirli bir ailenin gelirindeki bir artış sonucu devlet yardımını kaybetmesi, ya da ödediği verginin yaklaşık olarak gelirindeki artışa eşit olması durumu |
| poverty level: | yoksulluk düzeyi, asgari gelir seviyesinin altında, bir kişi ya da ailenin yoksul sayıldığı seviye |
| poverty of blood: | kan kifayetsizliği |
| poverty of ideas: | fikir kıtlığı |