TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| punch: | şişman ve hantal bir kukla [tiy.] |
| punch: | [isim] kart basma makinesi, tıknaz tip, biz, delgeç, delgi, zımba, kuvvet, meyveli kokteyl (kâsede hazırlanır), muşta, punch, yumruk, güç, baskı kalıbı, kısa bacaklı yük beygiri, bodur |
| punch: | [fiil] yumruk atmak, yumruklamak, muşta ile vurmak, vurmak, sertçe basmak, zımbalamak, zımba ile delmek, delgeç ile delmek, biz ile delmek |
| punch: | panç |
| punch: | 1. Dokudan küçük yuvarlak parça almada kullanılan özel biyopsi aleti; 2. Bir çeşit alkollü içki; 3. Kırılan dişte diş kökünü çıkarmağa mahsus alet. |
| punch (for holes): | delgeç |
| punch line: | [isim] fıkranın esprili son cümlesi |
| punch pliers: | [isim] el zımbası |
| punch press: | zımba presi, delgi presi |
| punch list: | [isim] müteahhidin düzelteceği işlerin listesi, kusurlu işler listesi, eksiklikler listesi |
| punch drunk: | yumruklarla sersemlemiş, sersemlemiş, şaşırmış |
| punch card: | [isim] delikli kart |
| punch up: | kavga, dövüş, yumruklaşma |