TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| put: | hareketsiz, sabit |
| put: | [isim] para koyma, yatırma, atış, fırlatma, hamle |
| put: | [fiil] koymak, bırakmak, yerleştirmek, tıkmak, atmak, sokmak, çevirisini yapmak, tercüme etmek, para koymak, yatırım yapmak, yüklemek, kurmak, sınamak, denemek |
| put into a trance: | hipnotize etmek |
| put into action: | işlerlik kazandırmak, yürürlüğe koymak |
| put into circulation: | tedavüle çıkarmak |
| put into effect: | yürürlüğe koymak |
| put into orbit: | yörüngeye sokmak, yörüngesine almak |
| put a ban on: | yasaklamak, yasak koymak, afaroz etmek |
| put a jerk in it: | çabuk olmak, acele etmek |
| put forward: | öne sürmek, ileri almak, öne çıkarmak, ileri sürmek, iddia etmek, sunmak |
| put through: | telefonu bağlamak, bağlamak [tel.], bitirmek, yapmak |
| put up: | havaya kaldırmak, kaldırmak, kapatmak, bildirmek, vermek, sunmak, arzetmek, çıkarmak, artırmak (fiyat), misafir etmek, yerine koymak, yığmak, istif etmek, konservesini yapmak, reçelini yapmak, bahis oynamak, açmak (şemsiye), bir yana bırakmak, önceden aya |