TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
sick: | yakalatmak, saldırtmak | |
sick: | [sıfat] hasta, rahatsız, keyifsiz, midesi bulanmış, kusmak üzere, hasret, özlemiş, usanmış, bıkkın, soluk, bulanmış, dağınık, iğrenç, mide bulandırıcı | |
sick: | 1. Hasta; 2. Bulantılı. | |
sick: | hasta | |
sick abed: | yatalak hasta | |
sick of: | bıkmış | |
sick him: | saldır, yakala | |
sick pay: | hastalık parası | |
sick person: | hasta adam, hasta | |
sick caller: | hasta ziyaretçisi | |
sick list: | hasta listesi | |
sick bay: | revir, gemi reviri | |
sick leave: | hastalık izni | |
sick nurse: | hastabakıcı, hemşire |