TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| sit: | [fiil] oturmak, poz vermek, modellik yapmak, sınava girmek, konmak, tünemek, kuluçkaya yatmak, toplanmak, oturuma katılmak, tam oturmak, yola getirmek, burnunu sürtmek, binmek, oturtmak |
| sit back: | yan gelip yatmak, arkasına yaslanmak, yaslanmak, dinlenmek |
| sit cross legged: | bağdaş kurmak |
| sit down: | oturmak, koyulmak, yere inmek, iniş yapmak, oturtmak |
| sit down strike: | oturma eylemi, oturma grevi |
| sit up: | dik oturmak, doğrularak oturmak, uyumamak, uyanık kalmak, arka ayakları üzerinde kalkmak |
| sit up all night: | sabahlamak |
| sit up and beg: | arka ayakları üzerinde kalkmak, yalvarmak |
| sit on: | oturmak, üzerine oturmak, görevinde olmak, görevi yapmak, üye olmak, toplanmak, yola getirmek, ilgilenmemek, uğraşmamak |
| sit on pins and needles: | diken üstünde olmak, dokuz doğurmak |
| sit on thorns: | diken üstünde oturmak, tedirgin olmak |