TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
stuff: | [isim] şey, eşya, madde, hammadde, kumaş, yünlü kumaş [brit.], kereste, kâğıt hamuru, saçma, zırva, saçmalık, hamur, öz, uyuşturucu, kaçak içki | |
stuff: | [fiil] doldurmak, içini doldurmak, tıkamak, sürmek, tıkmak, tıkıştırmak, tıkınmak, tıka basa yemek | |
stuff and nonsense: | saçma sapan (lâf) | |
stuff oneself: | tıkınmak | |
stuff smb: | aldatmak, kandırmak, kazıklamak |