TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| take: | [isim] tutma, tutuş, tutulan balık miktarı, avalanan hayvan miktarı, alıntı, hasat, pay, tepki, reaksiyon, kabul etme (vücut), alınan taş |
| take: | [fiil] almak, götürmek, tahammül etmek, tutmak, icap etmek, ele geçirmek, elde etmek, yakalamak, çıkarmak, karşılamak, atlatmak, etmek, hissetmek, yanmak, kazanmak, yapmak, ölçmek, kabul etmek, sanmak, çekmek [fot.], katlanmak, dayanmak, kaplamak, gerektirmek |
| take a back: | arka plânda kalmak, kendini göstermemek |
| take a back seat: | arka plânda kalmak, önemini yitirmek, ön plâna çıkmamak |
| take a bad turn: | kötü yönde değişmek |
| take away: | götürmek, alıp götürmek, paket yaptırıp götürmek, ortadan kaldırmak |
| take away one's appetite: | iştahını kaçırmak |
| take form: | şekil almak, şekillenmek |
| take care: | dikkatli olmak, dikkat etmek, gayret etmek, özen göstermek, ihmal etmemek |
| take care of: | ilgilenmek, özen göstermek, muhafaza etmek, dikkat etmek |
| take care of yourself: | kendine iyi bak, kendinize iyi bakın, güle güle |
| take precautions: | önlem almak |