TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| throw: | [isim] atma, fırlatma, atış; düşürme; örtü, şal; yer tabakasındaki çatlak |
| throw: | [fiil] atmak, fırlatmak, düşürmek; yavrulamak; bükmek (ip); vermek (parti vb.) |
| throw a banquet: | ziyafet vermek |
| throw a fight: | maçı satmak |
| throw a fit: | kriz geçirmek |
| throw out: | dışarı atmak, çıkarmak, reddetmek (tasarı), ileri sürmek, savurmak (tehdit), söylemek, saçmak, yaymak, çıkma yapmak (inşaat), sürmek (bitki) |
| throw out lever: | debriyaj kolu |
| throw out one's chest: | göğsünü şişirmek |
| throw away: | atmak, boşa harcamak, ziyan etmek |
| throw up: | kusmak, istifrağ etmek, havaya kaldırmak, yukarı atmak, vazgeçmek, elinden atmak, aceleyle inşaa etmek |
| throw up one's hands: | ellerini kaldırmak |
| throw up the sponge: | pes etmek, havlu atmak, yenilgiyi kabullenmek |