TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to argue: | [fiil] kanıtlamak, kanıt göstermek, davanın maddi ve hukuki tartışmasını ve savunmasını yapmak, çekişmek, becelleşmek, münakaşa etmek, tartışmak |
| to argue correctly: | [fiil] doğru düşünmek |
| to argue political issues: | [fiil] siyasi konular tartışmak |
| to argue conclusively: | [fiil] sorunu kestirip bir sonuca götürecek şekilde fikir ileri sürmek |
| to argue round and round a subject: | [fiil] bir konuyu evirip çevirmek, ağzında sakız çiğnemek |
| to argue a case: | [fiil] bir davayı savunmak |
| to argue out: | [fiil] ele almak |
| to argue out of: | [fiil] vazgeçirmek |
| to argue about sth: | [fiil] bir şey hakkında münakaşa etmek |
| to argue from sth: | [fiil] bir şeyden sonuç çıkarmak |
| to argue sb down: | [fiil] kanıtlar ileri sürerek birinin ağzını kapatmak |