TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to be left: | [fiil] bırakılmak, kalmak |
| to be left homeless: | [fiil] aç açık kalmak, orta da kalmak |
| to be left dumbstruck: | [fiil] kalakalmak |
| to be left to the discretion of the court: | [fiil] hâkimin takdirine bırakılmak, mahkemenin takdir yetkisine bırakılmak |
| to be left sitting high and dry (after losing one's source of support: | [fiil] kolu kanadı kırılmak |
| to be left empty-handed: | [fiil] avucunu yalamak |
| to be left up in the air: | [fiil] sallantı da kalmak |
| to be left over: | [fiil] artık kalmak, artmak |
| to be left over from a sale: | [fiil] bir satıştan arta kalmak, satıştan arta kalmak, satıştan arda kalmak |
| to be left in abeyance: | [fiil] muallakta kalmak |
| to be left in the lurch: | [fiil] yaya kalmak |