TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to call: | [fiil] bağırmak, seslenmek, davet etmek, ilan etmek, çağrıda bulunmak, haber vermek, hitap etmek, isimlendirmek, uğramak, görüşmek, demek, çağırmak, adlandırmak, telefon etmek |
| to call for a lot of money: | [fiil] çok para gerektirmek |
| to call (in) a doctor: | [fiil] doktor çağırmak |
| to call in coins: | [fiil] maden paraları tedavülden kaldırmak, sikkeleri tedavülden kaldırmak |
| to call workers out (on strike: | [fiil] işçileri greve çağırmak |
| to call in debts: | [fiil] borçları tahsil etmek |
| to call sb names: | [fiil] birine küfretmek |
| to call off names from a list: | [fiil] listeden isim okumak |
| to call sb hard names: | [fiil] birine ağzına geleni söylemek |
| to call a meeting: | [fiil] toplantıya çağırmak, toplantı çağrısı yapmak |
| to call it a day: | [fiil] (US) paydos etmek |