TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to go: | [fiil] gitmek, hareket etmek, ilerlemek, ayrılmak, yarışa başlamak, hareket halinde olmak, izlemek, çalışmak, iş görmek, ses çıkarmak, elden gitmek, kaybolmak, yıkılmak, devrolunmak, yayılmak, geçmek, olmak, devam etmek, sonuçlanmak, uymak |
| to go on an excursion to the mountains: | [fiil] dağlara gezmeye gitmek |
| to go at fifty miles an hour: | [fiil] saatte elli mil gitmek |
| to go for a doctor: | [fiil] hekim çağırmaya gitmek |
| to go to school: | [fiil] okula gitmek |
| to go under the styles of: | [fiil] ticari ünvanı ... olmak, olmak |
| to go places: | [fiil] eğlence yerlerini dolaşmak |
| to go to places and see things: | [fiil] turist gibi gezip dolaşmak |
| to go sightseeing in london: | [fiil] Londra'da görülecek yerleri görmek |
| to go down a mine: | [fiil] maden ocağına inmek |
| to go half shares with sb: | [fiil] biriyle yarı yarıya paylaşmak |