TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to hear: | [fiil] kulak vermek, haber almak, mektup almak, sorguya çekmek, ifadesini almak, duymak, dinlemek, işitmek |
| to hear counsel on both sides: | [fiil] (Br) her iki tarafın savunmasını dinlemek |
| to hear counsels on both sides: | [fiil] iki tarafın da avukatlarını dinlemek |
| to hear the consequences: | [fiil] sonuçlarına katlanmak |
| to hear a case: | [fiil] davaya bakmak, bir davaya bakmak, yargılamak |
| to hear from: | [fiil] haber almak |
| to hear sb out: | [fiil] birinin diyeceklerini sonuna kadar dinlemek |
| to hear a motion: | [fiil] bir dilekçeyi kabul etmek, bir önergeyi tartışmak, önergeyi tartışmak |
| to hear a petition: | [fiil] bir dilekçeyi kabul etmek, dilekçeyi kabul etmek |
| to hear a witness: | [fiil] tanık dinlemek |
| to hear evidence: | [fiil] tanık dinlemek |