TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to pass: | [fiil] gezdirmek, dolaştırmak, söz vermek, hüküm vermek, intikal etmek, karar vermek, söylemek, beyan etmek, aşmak, ileri gitmek, tahliye etmek, boşaltmak, (sınav) geçmek, ikmal etmek, pas vermek, paslaşmak, zamanaşımına uğramak, vaki olmak, elden ele geçirmek, (para) sürmek, kabul olunmak, bitmek, başarmak, engelle karşılaşmamak, devretmek, geri de bırakmak, göçmek, geçmek, geçirmek, buyurmak, kabul etmek, zail olmak |
| to pass on sth heard from sb else: | [fiil] rivayet etmek |
| to pass out of use: | [fiil] kullanımdan kalkmak |
| to pass forged coins: | [fiil] kalp para yutturmak |
| to pass forged coins into circulation: | [fiil] piyasaya kalp para sürmek |
| to pass a message: | [fiil] haber geçmek |
| to pass sentence of death on sb: | [fiil] birini ölüme mahkûm etmek |
| to pass sentence of death to sb: | [fiil] birine idam cezası vermek, birine ölüm cezası vermek |
| to pass in certain circles: | [fiil] bazı yerlerde geçer olmak |
| to pass on the administration leadership: | [fiil] başkanlığı bırakmak |
| to pass a judgment for the plaintiff in a suit: | [fiil] bir davada davacı lehine karar vermek, bir davada davacı lehine hüküm vermek, bir davada davacı lehine karar vermek |