TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to preclude: | [fiil] bir önceki hareketten dolayı olanaksız yapmak, engel olmak, dışarda bırakmak, hak düşürmek, önlemek |
| to preclude all doubts: | [fiil] her türlü şüpheyi dışta bırakmak |
| to preclude the implementation of article 10: | [fiil] 10'uncu maddenin uygulanmasını imkânsız kılmak |
| to preclude objections: | [fiil] itirazlarının önüne geçmek, itirazları olanaksız yapmak, itirazların önüne geçmek |
| to preclude recovery by suit: | [fiil] dava ile geri almayı imkânsız kılmak |
| to preclude the possibility of sth: | [fiil] bir şeyin olasılığını bertaraf etmek |