TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to restrict: | [fiil] kısmak, hasretmek, daraltmak, kısıt altına almak, kısıtlamak, sıkmak, sınırlamak, sınırlandırmak, tahdit etmek, takyit etmek |
| to restrict to thirty miles an hour in built-up areas: | [fiil] meskûn bölgeler trafiğinin azami hızını otuz mil ile sınırlamak |
| to restrict a road: | [fiil] bir yol için azami sürat tespit etmek |
| to restrict the right to vote: | [fiil] oy verme hakkını kısıtlamak |
| to restrict sb's powers within narrow limits: | [fiil] birinin yetkilerini büyük çapta kısıtlamak |
| to restrict the consumption of alcohol: | [fiil] içki tüketimini sınırlamak |
| to restrict cultivation: | [fiil] ekimi sınırlamak |
| to restrict a district: | [fiil] (US) bir semtteki inşaatı kısıtlamak |
| to restrict the consumption of sth: | [fiil] bir şeyin tüketimini kısıtlamak |
| to restrict freedom of movement: | [fiil] hareket özgürlüğünü sınırlamak |
| to restrict the freedom of movement: | [fiil] hareket özgürlüğünü sınırlamak |