TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to shoot: | [fiil] atmak, fırlatmak, ateş etmek, film çekmek, üzerinden hızla geçmek, çıkmak, fışkırmak, fırlamak, atılmak, damara şırınga etmek, filiz vermek, avlamak, kurşunlamak, şut çekmek, türemek, vurmak |
| to shoot out branches: | [fiil] dallanmak |
| to shoot the traffic lights: | [fiil] kırmızı yanarken geçmek |
| to shoot at: | [fiil] nişan alıp ateş etmek, çabalamak |
| to shoot up: | [fiil] hızla büyümek, yukarıya fırlamak |
| to shoot on location: | [fiil] film çekimini açık yerde yapmak |
| to shoot rubbish: | [fiil] çöp yüklemek, çöpü boşaltmak, (kamyondan) çöp boşaltmak |
| to shoot straight: | [fiil] tam isabet kaydetmek |
| to shoot the breeze: | [fiil] laflamak, hoşbeş etmek, sohbet etmek |
| to shoot questions at sb: | [fiil] birini soru yağmuruna tutmak |
| to shoot the amber: | [fiil] trafik ışıklarında sarı yanarken geçmek |