TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to sound: | [fiil] yüksek sesle ilan etmek, gibi görünmek, çalınmak, ötmek, çalmak, öttürmek, ses çıkarttırmak, açıkça övmek, sonda salmak, iskandil etmek, muayene etmek, ses çıkarmak, ses çıkartmak, ses vermek |
| to sound off: | [fiil] düşüncelerini güçlü bir biçimde söylemek, öfkesini tutamamak, fikirlerini yüksek sesle dile getirmek, sızlanmak |
| to sound the manager on the question of holidays: | [fiil] bayram izinleri konusunda müdürün ağzını aramak |
| to sound the praises of sb: | [fiil] birini yağlayıp ballamak |
| to sound feasible: | [fiil] gerçekleştirilebilir görünmek |
| to sound sb's views: | [fiil] birinin görüşlerini öğrenmek için ağzını aramak |
| to sound the retreat: | [fiil] geri çekilme borusunu çalmak |
| to sound all right: | [fiil] mantıki görünmek |
| to sound someone out: | [fiil] nabız yoklamak |
| to sound an action on contract: | [fiil] bir davayı sözleşmeye dayamak |
| to sound in damages: | [fiil] hasar tazminatı davasının dayandığı esasları ortaya koymak, hasar tazminat davasının dayandığı esasları ortaya koymak |