TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| to strike: | [fiil] darbe indirmek, basmak, darbetmek, yumruk atmak, çatmak, (saat) çalmak, bulmak, ulaşmak, dolu zahire ölçüsünü bir tahta ile silerek düzeltmek, akdetmek, kararlaştırmak, etkilemek, dikkat çekmek, denize indirmek, grev yapmak, poz almak, ilerlemek, birden durmak, kök sürmek |
| to strike a tent: | [fiil] çadır kurmak |
| to strike coins: | [fiil] sikke basmak |
| to strike off 5: | [fiil] % 5 indirim yapmak |
| to strike off a man's head: | [fiil] bir adamın başını uçurmak |
| to strike fire: | [fiil] sürterek kıvılcım çıkartmak |
| to strike out untrodden paths: | [fiil] yeni yollardan gitmek |
| to strike out a line on one's own way: | [fiil] kendi yolundan gitmek |
| to strike with an axe: | [fiil] baltalamak |
| to strike up a friendship: | [fiil] bir dostluk kurmak, dostluk kurmak |
| to strike through: | [fiil] teksir etmek, çoğaltmak |