TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| aciz: | incapable, lacking ability, unable, inefficient, ineffectual, weak, powerless, helpless, feckless |
| aciz bırakılmış: | incapacitated |
| aciz bırakmak: | incapacitate, strike down |
| aciz duruma düşmek: | shrivel |
| aciz kimse: | crock, lame duck |
| aciz halindeki bir mameleke dahil şeylerin alacaklıların menfaatlerini korumak amacı ile tayin olunan kayyum idaresinde perakende olarak satılması: | distractio bonorum |
| aciz belgesi: | proof of insolvency |
| aciz halinde bir borçlunun alacaklılarına yazdığı ve ödeme konusunda kendisini belirli bir süre zorlamamaları gerektiğini bildiren mektup: | letter of licence |
| aciz durumunda olduğunu beyan etmek: | [fiil] to declare oneself insolvent, to declare oneself be insolvent |
| aciz halindeki bir kimse için kendi isteği üzerine hükmolunan iflas: | voluntary bankrupt |
| aciz halindeki şahsın kendi isteği üzerine hükmolunan iflas: | voluntary bankruptcy |