| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| avukat: | lawyer, attorney, advocate, barrister, attorney at low, counselor, solicitor, pleader, counsellor at law, counselor at law; mouthpiece; (In Scotland) Writer to the Signet, judicial officer who prepares writs and warrants and the like | |
| avukat olmak: | be at the bar | |
| avukat stajeri olarak çalışmak: | devil | |
| avukat tutma: | brief, briefing | |
| avukat tutmak: | retain a lawyer, brief | |
| avukat aracılığıyla savunma: | defence defense by counsel | |
| avukat olarak yetiştirilmek: | [fiil] to be brought up for the bar | |
| avukat veya mimar gibi serbest meslek sahibi kişileri: | [isim] public liability insurance | |
| avukat savunması: | argument of counsel | |
| avukat huzurunda hazırlanmış evrak: | document drawn up before a lawyer | |
| avukat tayinini mahkemeden isteme hakkı: | (US) benefit of counsel |
[ son aranan 10 kelime: senin yerinde olmak | gene de | cohabitant | decreased earning capacity | cinema goers | koltuk değiştirebilir miyiz | to arrive at | sorumluluğunu | arkasını imzalamak yın | avukat ]