TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| gelecekteki: | prospective |
| gelecekteki fiyat artışlarından doğacak zararları engellemek için gelecekteki bir gün için yapılan satış: | hedging sale |
| gelecekteki gelişimleri tahmin etmek: | [fiil] to predict future developments |
| gelecekteki anlaşmazlıkları münhasıran İngiliz hakemlerine havale etmek: | [fiil] to refer future disputes exclusively to english arbitration |
| gelecekteki bir tarihten itibaren ödenecek yıllık gelir sigortası: | [isim] deferred annuity insurance |
| gelecekteki beklenen değerini şimdiki değerine indirerek bir malın halihazır yatırım değerinin tahmini: | [isim] capitalization of income |
| gelecekteki bir durumun yer alması halinde başvurulacak kullanım: | contingent use |
| gelecekteki ihtiyaçlar: | [isim] future needs |
| gelecekteki fiyatı donduran: | seller's seller's call |
| gelecekteki olayların görünümü: | prospect of future events |
| gelecekteki değer (bir paranın bileşik faizle ilerde kazanacağı değer: | future value |