TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| hak: | condign |
| hak: | right, justice, claim, benefit, authority, dibs, due, franchise, jus, title, warrant, warranty |
| hak çiğneme: | an outrage upon justice |
| hak edilen ceza: | comeuppance |
| hak edilen şey: | desert, deserts |
| hak etmek: | deserve, earn, be deserving of, entitle, ask, merit, rate |
| hak sahibi sıfatıyla hareket etmek: | [fiil] to act with good reason, to act by right |
| hak edilmiş: | earned |
| hak kazanmak: | [fiil] to qualify |
| hak sahibi: | assign, cessionary, holder of a right, rightful, titleholder |
| hak edilmiş navlun ücreti (gemi limanında ödenecek veya avans olarak ödenmiş navlunun gemi yolda kaybolsa bile , ödenmiş veya borçlu olarak kabul edil: | earned freight |
| hak ve özgürlükler: | [isim] rights and freedoms |