TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
yakışıklı: | comely, good looking, handsome, personable, shapely, sightly, smart, well favored, well favoured [Brit.] | |
yakışıklı: | stunner | |
yakışıklı adam: | handsome man | |
yakışıklı genç: | Adonis | |
yakışıklı erkek: | good- looker | |
yakışıklı aktör: | matinée idol | |
yakışıklı görünmek: | [fiil] to cut a dash |