| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| yaz: | aestival [Brit.], estiva, summer | |
| yaz: | summer, summertime | |
| yaz boyunca beslemek: | summer | |
| yaz buğdayı: | spring wheat | |
| yaz dönemi: | summer term, trinity term | |
| yaz okulu: | summer school | |
| yaz tatili: | the long vacation | |
| yaz sıcağı sinirleri gerdiğinde ve kapıların önünde kalabalık gruplar toplandığında: | long hot summer | |
| yaz aylarında: | [zarf] during the summer months | |
| yaz aylarında saatlerin ileri alınması: | daylight saving time | |
| yaz sıcağı: | heat of summer | |
| yaz mevsimi: | summer, summertime |
[ son aranan 10 kelime: teddy bear | to look for an occupation suited to one's abilities | hemen ardından | ampule | gezi işletmesinin ya da seyahat ajanının bir uçağın koltuklarının bir bölümünü kapatması | garaj kapısı | aman yarabbi | basolateral | bir yerde oturma | yaz ]