TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
zaman: | whilst | |
zaman: | bout, cycle, date, day, father time, hour, season, tense, time, when, while, sands | |
zaman: | time | |
zaman adamı: | trimmer | |
zaman alan: | time-consuming | |
zaman da gecikmiş: | behind time | |
zaman kaybı: | leeway | |
zaman serileri (aylara ya da yıllara göre düzenlenmiş istatistiksel veriler: | [isim] time series | |
zaman harcamak: | fiddle away | |
zaman geçmesi sebebiyle: | ex tempore | |
zaman ve hereket: | time and motion | |
zaman ve hareket etüdü (bir fabrikada veya büroda bazı işleri yapmak için işçilerin yaptığı hareket ve yapılırken geçen sürenin etüdü: | time and motion study | |
zaman ayırmak: | allow time |